8 Mayıs 2016 Pazar

Anne

Sen Güvenpark'taki simit ayran, okul çıkışı beklediğim otobüs,
Sen sevinçten gözümden akan her bir damla yaşsın,
Özlemlerin adı göbek adı baba ise gerçek ismi annedir.
Bir kaç yüzyıl ayağının dibinde olmalıyım bir dakikalık ayrılığımızın özlemi ancak böyle gider.
Mutluluğun nefesisin evlat için.
Evladın en büyük beşeri aşkının tek sahibisin,
"Bir kadın ancak bu kadar sevebilir" cümlesinin öznesi annem,
Sen en değerli varlık, sen sevginin en güzel hali.
Bittim lafını etmek için aldığım nefeste yanımda oldun
Sen bir nefes gibi her daim içimde hayat verdin, hayat buldum.
Arkadaşlarım dışladı kucağında ağladım yalnızlığımdan şikayet ettim
Çocuktum yanıldım seni göremedim
Şimdi bakıyorum geçmişe şimdiye geleceğe bütün dünyaları değişir oldum tek bir sözüne,
Sen en değerli varlığım en değer verdiğim kadın mutluluktan bile gözünden akmamalı bir damla yaş.



26 Nisan 2016 Salı

Çöküş

Ufukta yok bir dirhem umut
Yakın hayalden gemileri tek yol en derin karanlık
Bakışlarım artık daha boş hayata
İyiye gitmediğimi çok iyi biliyorum
Artık kadehimi masaya vurmuyorum
Kimsenin yokluğunun koyduğu da yok
Neden berbatım artık bunuda bilmiyorum

6 Nisan 2016 Çarşamba

Bir Bardak Çay

     Şimdi en tenha sokaklarda geaziniyorum. Kalabalık içinde yalnız olmaktansa gecenin esaretinde bi başıma kendimi buluyorum. Düşünmek için güzel bir fırsat geceler ve insansızlık, etrafta kafamı farklı yöne çeken herhangi bir unsur olmuyor insanların boş muhabbeti yok örneğin. Bir bok varmış gibi düşünüyorum başıma gelenleri, sıkıntılarımı başkalarının adına utanıyorum sonra elimden birşey gelmeyeceğini hatırlıyorum odama çekiliyorum çay aldık geçenlerde odaya çay demliyorum. Çayımdan bir yudum alınca ulan diyorum insanlar yüzünden sürekli başka insanlar sıkıntı çekiyor şahsen ben en azından yedi yıldır çekiyorum hemde bunu bile bile ve hala o insanların başıma açtıkları sıkıntıları düşünmekten kendimi alamıyorum. Bir yudum daha alıyorum çayımdan bu arada iyi demlenmiş ve bol demli bir çaydan daha iyisi yoktur bi sigara daha yakıyorum yeter düşündüğün deyip kafamı dağıtmak istiyorum. Bir yudum daha. Tekrar kafam bu konulara gider oluyor sanırım tek sayılarla ilgili bi sıkıntım var birinci gün bi sıkıntıya kafamı taksam ikinci gün boşverme kararı alıyorum üçüncü gün yine boka batmış hissediyorum kendimi.
 
     Belki bu kadar kafamın dolu olma sebebi memleket hasreti de olabilir burası çok sıcak kafamı ne kadar yıkarsam yıkayayım sıcakla dertler karışınca kafam hep kaşınır oldu oysa Ankara'da öyle mi hapset derdini havanın grisine çık sokağa ye o soğuğu sıkıntılar bitiversin yada bu bana özel bir şey belkide belkide özlediğim için böyle diyor olabilirim bilmiyorum.
     Bir yudum daha...

     Bu düşünceler ile birlikte bir bardak çayıda içmiş oluyorum kitap okuyayım diyorum biraz bu aralar boşladım kendimi az kitap okur oluyorum ama ne fayda yine okuyamıyorum ders zaten hak getire gece uyku yok sabah derse gidemiyorum devamsızlık aldı başını gitti ama olsun gün gelecek bu düşünceler de geçecek herşey gibi zaten artık milletçe unutkan olduğumuza inanmaya başladım "Elalem verilen şehidin sayısını bile unutur olmuş ben bunu mu unutamayacağım? " diyorum kendi kendime gerçi ben elalem değilim 500'ü devirdik Allaha'a şükür (!) ama olsun ben en azından kendi sıkıntılarımı unutabilirim diyorum.

     Bakmayın aslında unutmayı seven bir adam değilim hayatta hiç bir şeyi unutmak için yaşamıyoruz bence ders almak tecrübe kazanmak lazım yaşanılanlardan yenilen kazıklardan ama ondokuz yaşıma kadar hep bu fikirle yaşayıp beş yaşında yediğim kazığı bile hatırlamak için ara sıra kendime anlatırken buluyorum kendimi sadece daha çok üzülüp daha büyük kazık yedim sanırım ölene kadar bu şekilde gidecek ölüm döşeğinde en büyük kazığımı yiyip Tombalaa! dedikten sonra öleceğim . Bu fikri değiştirmek için şu son bir kaç sıkıntıyı unutayım diyorum. Daha hiç görmedim ama "Alışmamış götte don durmaz." demiş atalarımız bakalım bu sefer yanılacakmı.

SEN HEP PARLADIN

Sonbaharda dökülen yapraklar gibiydi omuzunda saçların.
Herkes sarı rengi gördü ben aşkı gördüm, parladın.
Maziden kalmış, sevgimi anlatamama alışkanlıklarım.
Gülüşüne kazıdım sevgimi gördükçe dolar gözlerim, ağlarım.

4 Şubat 2016 Perşembe

ZAMANSIZ BİR AYRILIK

Kaybeden tarafta olmak ne kötü
Sevdiklerinin arkasından el sallamak
Az ama öz gördüğün bi o kadarda sevdiğin insanın gidişini beklemek
Ne berbat şeydir ayrılık
Hep hazırlıksız yakalar bizi asla tamamen hazır olamayız
Bunu bile bile gidişin zamansız olduğundan şikayet ederiz
Bilmeyizki gidişine üzüldüğümüzün varlığına asla doyamayız
Ama bu gidiş biraz fazla zamansız
Candan can etten tırnak ayrıldı sanki
Bir yağmur yağdı üzerimize rahatsız
Gökyüzü bile ağladı halimize

1 Şubat 2016 Pazartesi

Bilmemiz gerektiği halde öğrenmekten kaçtığımız ne çok şey var hayatta . Küçük ve basit sıkıntılarımızı çok büyük gibi göstermekte yakınmakta ağlamakta hatta alkol almakta üzerimize yok fakat gel gelelim asıl dertlere bu hayatta herşey aşk acısı kadar basit değil maalesef. Ailesi olduğu halde yanında olmayanlar var ki o en büyük kötülüktür insana. Babasız bi kız çocuğu düşünün babanız evde ama yok deseniz kimse yadırgamaz bakarsanız görürsünüz ama kendiniz bile varlığına inanmazsınız. Size sahip çıkan olmaz bakan olmaz varlığınızdan haberi bile olmaz sonra derki ben babayım -hay senin babalığına tüküreyim-. Hayatta çoğu zaman tacize uğrayan kadınlara müstehak derler duymayız, okumak isteyen kadına okuyupta ne yapacak der döverler görmeyiz. Tecavüzün sadece birbirini tanımayan erkekle kadının arasında geçen bir şey olduğu biliriz biri bu boku yediğinde kadının güvendiği yüksek mertebeli erkekler kadın kuyruk sallamıştır der bide onu suçlu çıkarırlar duymayız daha tecavüzün karı koca arasında bile olabileceğini bilmiyoruz, kadınlarımıza sahip çıkmıyoruz onlar bizimde annemiz demiyoruz diyenleride duymuyoruz velhasıl konu kadın olduğunda bizlerin basireti bağlanıyor duyamıyoruz göremiyoruz . Bizler birer o ilgisiz babayız ve darp gören, tacizin, tecavüzün ve ezilmenin her türlüsüne maruz kalan o kadınların hepsi bizim kızımız ama lafa gelince biz adamız babayız -hay sizin babalığınıza adamlığınıza tüküreyim-.

31 Ocak 2016 Pazar

Gidiş Türküsü

Gidiş türküsü yaz bana
Sevgiden kalbi ağır gelen adamın gidişini dök satırlara
Kalemin aşka gelsin oda benimle rakı içsin
Gidişime bir türkü söyle
Öyleki sesin ağlatsın beni en derin yaraları deşsin
Sonra bir şiir yaz bana, uzun şiir sevmem kısa olsun
Ansızın gidişi anlatsın bana, ciğerini söküp gidenleri
O şiiri okuyayım kalbimdeki kadına, ruhuna üfleyeyim onun
Dönüp her baktığında gittiğimi sandığım yolun başında bulsun beni
Bir şiir yazdım bak gidişime kelimelerle ağlaştım
Gidemeyişle ağlaştım rakımın buzuyla
Bu şiiri bir türkü yaptım sonra okudum soluğum yettikçe
Nefesimin bittiği yerdeyim kadın, orada bekliyorum