26 Nisan 2016 Salı

Çöküş

Ufukta yok bir dirhem umut
Yakın hayalden gemileri tek yol en derin karanlık
Bakışlarım artık daha boş hayata
İyiye gitmediğimi çok iyi biliyorum
Artık kadehimi masaya vurmuyorum
Kimsenin yokluğunun koyduğu da yok
Neden berbatım artık bunuda bilmiyorum

6 Nisan 2016 Çarşamba

Bir Bardak Çay

     Şimdi en tenha sokaklarda geaziniyorum. Kalabalık içinde yalnız olmaktansa gecenin esaretinde bi başıma kendimi buluyorum. Düşünmek için güzel bir fırsat geceler ve insansızlık, etrafta kafamı farklı yöne çeken herhangi bir unsur olmuyor insanların boş muhabbeti yok örneğin. Bir bok varmış gibi düşünüyorum başıma gelenleri, sıkıntılarımı başkalarının adına utanıyorum sonra elimden birşey gelmeyeceğini hatırlıyorum odama çekiliyorum çay aldık geçenlerde odaya çay demliyorum. Çayımdan bir yudum alınca ulan diyorum insanlar yüzünden sürekli başka insanlar sıkıntı çekiyor şahsen ben en azından yedi yıldır çekiyorum hemde bunu bile bile ve hala o insanların başıma açtıkları sıkıntıları düşünmekten kendimi alamıyorum. Bir yudum daha alıyorum çayımdan bu arada iyi demlenmiş ve bol demli bir çaydan daha iyisi yoktur bi sigara daha yakıyorum yeter düşündüğün deyip kafamı dağıtmak istiyorum. Bir yudum daha. Tekrar kafam bu konulara gider oluyor sanırım tek sayılarla ilgili bi sıkıntım var birinci gün bi sıkıntıya kafamı taksam ikinci gün boşverme kararı alıyorum üçüncü gün yine boka batmış hissediyorum kendimi.
 
     Belki bu kadar kafamın dolu olma sebebi memleket hasreti de olabilir burası çok sıcak kafamı ne kadar yıkarsam yıkayayım sıcakla dertler karışınca kafam hep kaşınır oldu oysa Ankara'da öyle mi hapset derdini havanın grisine çık sokağa ye o soğuğu sıkıntılar bitiversin yada bu bana özel bir şey belkide belkide özlediğim için böyle diyor olabilirim bilmiyorum.
     Bir yudum daha...

     Bu düşünceler ile birlikte bir bardak çayıda içmiş oluyorum kitap okuyayım diyorum biraz bu aralar boşladım kendimi az kitap okur oluyorum ama ne fayda yine okuyamıyorum ders zaten hak getire gece uyku yok sabah derse gidemiyorum devamsızlık aldı başını gitti ama olsun gün gelecek bu düşünceler de geçecek herşey gibi zaten artık milletçe unutkan olduğumuza inanmaya başladım "Elalem verilen şehidin sayısını bile unutur olmuş ben bunu mu unutamayacağım? " diyorum kendi kendime gerçi ben elalem değilim 500'ü devirdik Allaha'a şükür (!) ama olsun ben en azından kendi sıkıntılarımı unutabilirim diyorum.

     Bakmayın aslında unutmayı seven bir adam değilim hayatta hiç bir şeyi unutmak için yaşamıyoruz bence ders almak tecrübe kazanmak lazım yaşanılanlardan yenilen kazıklardan ama ondokuz yaşıma kadar hep bu fikirle yaşayıp beş yaşında yediğim kazığı bile hatırlamak için ara sıra kendime anlatırken buluyorum kendimi sadece daha çok üzülüp daha büyük kazık yedim sanırım ölene kadar bu şekilde gidecek ölüm döşeğinde en büyük kazığımı yiyip Tombalaa! dedikten sonra öleceğim . Bu fikri değiştirmek için şu son bir kaç sıkıntıyı unutayım diyorum. Daha hiç görmedim ama "Alışmamış götte don durmaz." demiş atalarımız bakalım bu sefer yanılacakmı.

SEN HEP PARLADIN

Sonbaharda dökülen yapraklar gibiydi omuzunda saçların.
Herkes sarı rengi gördü ben aşkı gördüm, parladın.
Maziden kalmış, sevgimi anlatamama alışkanlıklarım.
Gülüşüne kazıdım sevgimi gördükçe dolar gözlerim, ağlarım.